Kelebekler vadisi Likya yolu
üzerinde Fethiye-Ölüdeniz sınırları içerisinde yer alır. Yaklaşık yüz kelebek
türünün bulunduğu vadi koruma altına alınarak 1. derecede sit alanı ilan
edilmiştir.
Vadiye Ölüdeniz’den kalkan teknelerle ulaşabileceğiniz gibi araçla Faralya üzerinden devam edip sonrasında 350 metreye ulaşan dik kayalıklardan iniş yaparak da ulaşabilirsiniz. Fakat ikinci yol oldukça zorlu ve tehlikeli. Ya profesyonel sporcu olmalısınız ya da rehber eşliğinde inmelisiniz. Ama “ben maceraseverim illa ki bu deneyimi yaşamak isterim” derseniz; spor ayakkabılarınız ayağınızda, suyunuz elinizde, dikkatiniz de kırmızı işaretli yerlerde olsun. Dağcılar işaretlenmiş kayaları takip ederek üç farklı noktada ise iplerden tutunarak iniyorlar. Biz cesaret edemedik doğrusu, sadece manzarayı tepeden görebilmek için Faralya köyüne geldik. Köylülerden en güzel manzaranın George House’un bahçesi olduğunu öğrendik ve karşımızda Kelebekler Vadisi’nin büyüleyici manzarasını bulduk.
Vadiye Ölüdeniz’den kalkan teknelerle ulaşabileceğiniz gibi araçla Faralya üzerinden devam edip sonrasında 350 metreye ulaşan dik kayalıklardan iniş yaparak da ulaşabilirsiniz. Fakat ikinci yol oldukça zorlu ve tehlikeli. Ya profesyonel sporcu olmalısınız ya da rehber eşliğinde inmelisiniz. Ama “ben maceraseverim illa ki bu deneyimi yaşamak isterim” derseniz; spor ayakkabılarınız ayağınızda, suyunuz elinizde, dikkatiniz de kırmızı işaretli yerlerde olsun. Dağcılar işaretlenmiş kayaları takip ederek üç farklı noktada ise iplerden tutunarak iniyorlar. Biz cesaret edemedik doğrusu, sadece manzarayı tepeden görebilmek için Faralya köyüne geldik. Köylülerden en güzel manzaranın George House’un bahçesi olduğunu öğrendik ve karşımızda Kelebekler Vadisi’nin büyüleyici manzarasını bulduk.
vadiye inen yol |
Vadinin iç kısımlarına doğru yürüyünce yolun sonunda kaynağı Faralya köyünde olan ve 50 metre yükseklikten vadiye dökülen şelaleyi görüyorsunuz. Yol boyunca ise çeşit çeşit ağaçlar, çiçekler, arılar, cırcır böcekleri :) Kelebekleri görebilmek için en uygun zamanın Eylül-Ekim ayları olduğu söyleniyor. Vadide göremesek de yukarıda Faralya’da bir tane gördük. Oradan kaçmış olabilir mi?! :)
Kelebekler Vadisi doğal yaşamı seven kampçıların, hippilerin uğrak yeri. Aynı zamanda burada bir yoga merkezi bulunuyor. Vadideki tesis konaklama, yeme-içme ihtiyaçlarına olanak sağlıyor. Bungalov ya da çadır kiralayabiliyorsunuz.
Buraya günübirlik gelen gürültücü
tekneler olmasa, denizi kirletmese, insanlar doğaya karşı daha saygılı olsa ve
vadi yüzyıllar boyu varlığını aynı güzellikte sürdürebilse..
Kabak Koyu
Likya yolu üzerinde Kelebekler
Vadisi’nden sonra gelen Kabak Koyu el değmemiş, bozulmamış, her şeyin doğal
kaldığı cennet gibi yerlerden. Buraya aracınızla Faralya üzerinden
gelebileceğiniz gibi Ölüdeniz’den kalkan Kabak koyu minibüsleri ile de
gelebiliyorsunuz. Ancak aşağıya araç geçişi yasak olduğundan Faralya köyünde
inmeniz gerekiyor. Ya yeniden koya inen eski minibüse bineceksiniz ya da
yürüyeceksiniz. Ben farklı zamanlarda iki yolu da denedim. Öncelikle şunu
söylemeliyim ki koya inen külüstür minibüs sahibinin paragöz tavrı hiç hoşuma
gitmedi; dolmadan kalkmıyor ve sizden 40-50 tl gibi bir ücret talep edebiliyor. Bu ücret gelen
kişi sayısına bölünüyor. O yüzden beklemek zorundasınız. İlk gidişim eşimleydi;
inerken minibüse bindik, dönerken yürüdük. Yol çok kötü, virajlı; etrafı
toza dumana katan un gibi bir kum.. Ama manzara şahane! Dönerken aynı yoldan
manzarayı izleye izleye, fotoğraf çeke çeke yaklaşık 1 saatte yürüdük. Yolun
sonunda ayaklarımız çimentoya bulanmış gibiydi. Köyde bahçesini sulayan teyze
halimize acıdı ki ayaklarımıza su tuttu:)
İkinci gidişim ise geçen sene
annemleydi. Baktık ne gelen var ne giden, minibüsçüye de sinir olunca yürümeye
karar verdik. En kısa yolun yamaçtan aşağı kırmızı işaretli yerleri takip
ederek inmek olduğunu öğrendik. İlk çabamız yanlış bir yol olunca oradaki
işletme çalışanlarına sorduk. Bir bize baktılar, bir de ayağımızdaki parmak
arası terliklere. “Yalnız bu şekilde zor, terlikleriniz kopabilir ve ormanın
içinde kalabilirsiniz” dediler. Başka şansımız yoktu ve denemek istedik. En
azından Kelebekler Vadisi kadar dimdik ve sarp kayalık değildi. Daha önce hiç
trekking deneyimi olmayan, dağ tepe inmemiş biz, parmak arası terliklerle bu
kararı almışız; ne cesaret ama! Spor ayakkabılarımız olsaydı zevkli olabilecek
bu iniş haliyle stresliydi ama başardık. Gördüğümüz manzara ve sonrasında koya
ulaştığımızdaki güzellik tüm yorgunluğumuzu aldı.
Sahilde boylu boyunca uzanan hasır
gölgeliğin altına havlunuzu serip hiç tanımadığınız insanlarla hoş bir sohbette
bulabiliyorsunuz kendinizi. Herkes doğal, rahat, kendi halinde takılıyor. Etrafta
salaş giyimli, rastalı saçlı pek çok tip görebilirsiniz.
Denizin turkuaz rengi huzur verici. Ancak bir önceki sene daha temizdi; kıyıya yakın yerlerin çok berrak olduğunu söyleyemeyeceğim; açıldıkça güzel.
Doğal yaşam kampları, bungalovlar, derme çatma kulübeler ve çadırlar Kabak koyunun tarzını yansıtan konaklama seçenekleri. Sahilde tanıştığım bir grup bunlardan bağımsız olarak sahilde sabahlıyormuş. Tanıştığım başka biri de yukarıdaki bungalovlarda kaldığını, tek başına geldiğini ve çok iyi vakit geçirdiğini anlattı. Herkes birbiriyle kısa sürede kaynaşıp arkadaş olmuş; gece sahilde ateş yakıp şarkılar söylüyorlarmış. Tıpkı eski zamanlardaki gibi, ne hoş :)
fonda reggae müzik :) |