New York'tan kısa süren yolculuğumdan sonra Chicago'ya vardım. Havaalanında Meghan ve
Lauren’in Türkçe ‘HOŞGELDİN DUYGU’ pankartı ile janjanlı balonlarla bana doğru
koşmaları ve hep birlikte yere yuvarlanmamız onlarla harika bir yıl
geçireceğimin habercisi gibiydi. :) Beni aldıklarında akşam yemeği için
gittiğimiz ilk yer bir Yunan restaurantıydı. Türk yemeklerine benzerliği
sebebiyle özellikle seçmişler. Ne kadar düşünceliler değil mi?! Menüdeki şiş
kebabı onların ağzından duymak komik geldi. :)
Haliyle ilk anlarda biraz gergindim, ne konuşacağımı, nasıl
davranacağımı bilemiyordum. Ama çocukların konuşkanlığı, ailenin samimiyeti
beni çok rahatlattı. Eve geldiğimizde kendimi bir dizi setinde hissettim.
Klasik iki katlı bir Amerikan evi. Odamı o kadar güzel hazırlamışlar ki duvarda
James Dean, Clark Gable çerçeveleri, seveceğimi düşündükleri CD ve DVD ler,
Chicago ile ilgili kitaplar, bölge haritaları, rengarenk not defterleri,
rengarenk kağıtlar…
Kısa zaman içinde kendimi ailenin bir bireyi gibi hissettim ve uyum
içinde,mutlu mesut yaşadık. :) Sanki uzaktan gelen bir kuzendim. Yıllardır
tanışıyormuşuz gibi. Çocuklarla arkadaş gibi olduk. Bana o kadar yardımcı
oluyorlardı ki. İyi yetişmiş, yaşlarına göre olgun çocuklardı. Böyle olunca her
şey daha da kolaylaşıyordu tabi.
Aile arabasının birini bana vermişti. Öğleden sonra 3’e kadar zamanım
vardı.O zamana kadar kendi okuluma gidiyor, dersim yoksa geziyordum. 3’te
Meghan’ı okuldan alıp eve geliyor, birlikte yemek yiyip ödev yapıyor, 5’te
Lauren’ı kreşten almaya gidiyorduk. Biz eve döndükten bir süre sonra da
anne-baba geliyordu. Yemek yiyip biraz oyalandıktan sonra çocuklar 8’de
yatıyordu. Evet en geç 8’de yataklarında olmak zorundalardı. :) Okul annenin
yolu üzerinde olduğundan sabahları çocukları okula anne bırakıyordu. Bu konuda
şanslıydım; çünkü sabah erken kalkmak zorunda değildim. Zaten o kadar erken
yattıkları için ailece sabah 5-6 arası uyanıyorlardı. Her şey sistemliydi; daha
küçücükken sorumluluklarını bilmek, bu şekilde yetişmek ileride kendileri için
büyük kazanımdı. Bir Türk çocuklarına bakıyorum bir de onlarınkine. O kadar
büyük farklar var ki..
Haftaiçi rutinim bu şekilde devam ederken haftasonları geziyor, yeni
yerler keşfediyordum. Okuldaki ingilizce öğretmenim Faith ile çok güzel bir dostluğumuz
oldu. Bazen okul çıkışlarında onun evine gidiyor; yemek yiyip sohbet ediyorduk.
Haftasonları eşiyle birlikte kendi aktivitelerine beni de dahil ediyorlardı.
Arkadaşlarıyla tanışıyor; onlarla keyifli zaman geçiriyordum. Alışma sürecinde
bana destek oldukları için onlara minnettarım.
![]() |
| Friends |
![]() |
| Barbara bizi bowlinge götürdü. |
![]() |
| Yoshie beni Winfieldli yapmış :) |
Winfield, Illinois
Size biraz yaşadığım yerden bahsedeyim. Burası tipik Amerikan mahallelerinden oluşan güzel, küçük bir yerleşim yeri. Şehir merkezinden uzakta ‘suburb’ denilen yerlerden. Etraf genellikle tenha.
Size biraz yaşadığım yerden bahsedeyim. Burası tipik Amerikan mahallelerinden oluşan güzel, küçük bir yerleşim yeri. Şehir merkezinden uzakta ‘suburb’ denilen yerlerden. Etraf genellikle tenha.
Amerika’nın downtown harici pek çok yerinde olduğu gibi bu mahallede de dışarıda kimseyi göremezsiniz. Her yere arabayla gidildiğinden yürüyen pek kimse yok. Belki spor amaçlı yürüyen insanlar görebilirsiniz. Komşuluk yok; ama yolda karşılaşan insanlar birbirine selam veriyor. Tanıdık tanımadık herkes yüzünde kocaman bir gülümseme ile size “hi” diyor. Ne kadar güzel değil mi? Bu anlamda Amerikalıları çok sevdim. (Biz ise asansörde karşılaştığımız insana bile selam vermekten aciz bir toplum haline geldik.) O kadar kibar ve medeniler ki bu anlamda çok özlüyorum. “Lütfen” ve “teşekkürler” sık sık duyduğum kelimeler. Hoşgörülü ve yardımseverler. Çok defa yolumu kaybedip yol tarifi için yardım istediğimde, tarif etmekle kalmayıp ‘beni takip et’ diyen ve gideceğim yere kadar bana rehberlik eden insanlar tanıdım.
Winfeild’i
ilk Halloween (Cadılar Bayramı) zamanında tanıdım aslında. Buraya gelişim Ekim
ayına rastlayınca her yeri turuncu buldum.:) Meghan bana ‘neighborhood’unu
gezdirmeye çok hevesli olduğundan birlikte çevreyi tanıma yürüyüşleri
yapıyorduk. Özel gün konseptlerine bayılan biri olarak Amerikalıların bitmez
tükenmez özel gün dekorasyonları beni benden alır. Halloween’de birbirinden
ilginç evler gördüm. Balkabağından çeşit çeşit yüzler, korku temalı süslemeler,
mezar taşları, iskeletler, pencerelerden gelen korku melodileri, vs. Halloween
gecesi kapıya gelen kostümlü çocuklara şeker verdik, sonra biz çevredeki
evlerin kapısını çalıp “candy” ya da “trick or treat” dedik :) Çocukluğumda hiç şeker toplamaya gitmedim,
kısmet burasıymış.:)
| Meghan'la şeker toplarken :) |
| Bizim kapıya gelen çocuklar |
| Halloween'de sular bile turuncu akıyor :) |
Bu arada özel günlerde akşam yemeği sofrası o günün rengine bürünür. Halloween’de turuncu masa örtüsü, turuncu tabaklar, turuncu bardaklar.. Sevgililer Günü’nde bu durum kalp desenli kırmızı ya da pembeye dönerken, St.Patrick’s Day’de yeşildir. Konsepte uygun hep bir kutlama havası.. Böyle şeylerin hayatı renklendirdiğini düşünüyorum. Baba bunlara oldukça önem veriyordu; harika yemekler yapıp nefis sofralar hazırladığı için şanslıydım. 14 Şubat’ta beni de düşünüp bana sevimli çikolatalar ve limiti yüksek bir Starbucks kartı hediye etmeleri ne hoş bir jestti.:)
Christmas zamanı ise en sevdiğim zamandır. Christmas tiyatroları, christmas filmleri, christmas konserleri, christmas yemekleri ve partileri. Böyle bir Aralık ayı geçirdim. Evlerin ve sokakların ışıltılı süslemeleri o kadar güzel ki.. Evlerin bahçelerinde ışıklarla donatılmış ağaçlar, geyik-kardanadam ve noel babalar.. Nasıl sevilmez! “Evde Tek Başına” boşuna favorim değildi :)
Christmas zamanı ise en sevdiğim zamandır. Christmas tiyatroları, christmas filmleri, christmas konserleri, christmas yemekleri ve partileri. Böyle bir Aralık ayı geçirdim. Evlerin ve sokakların ışıltılı süslemeleri o kadar güzel ki.. Evlerin bahçelerinde ışıklarla donatılmış ağaçlar, geyik-kardanadam ve noel babalar.. Nasıl sevilmez! “Evde Tek Başına” boşuna favorim değildi :)
| jingle bells jingle bells... |
Christmas’ı
anneannelerde kutladık. Ailece bir araya gelip christmas yemeği yemek temel
nokta. O günün sabahı tıpkı filmlerdeki gibi ağacın etrafında toplanıp
hediyelerimizi açtık. Çok keyifli bir an.. Çocuklar gerçekten de hediyeleri
noel babanın bıraktığına inanıyor. Ve ardından 2 hafta süren bir christmas
tatili..
![]() |
| Evde çocuklarla eğlenirken.. |
![]() |
| cozy.. |







Sevgili Duygu, bu güzel aileyle hala heberleşiyor musunuz? Kızlar seni unutmamışlardır. ne hoş bir deneyim olmuş... hayaller gerçek olabiliyor sadece biraz sabır ve sebat... :) nice hayallerin gerçekleşmesi temennisiyle... :)
YanıtlaSilEvet gerçekten de hayatımın en önemli deneyimlerinden biriydi. Aileyle bir kaç sene mailleştik; özellikle doğum günlerinde ve noellerde. Ama zamanla iletişim azalıyor haliyle. Yine de ne zaman iletişime geçsek kaldığımız yerden devam edeceğini bilmek güzel..
YanıtlaSil